Bazen hayat denk getirir.
Bir kitaba öylesine bakmak için uzanıverirsiniz.
Ve kapağındaki aralık kapıdan usulca
içeri süzülürsünüz benim gibi…
Kitaba ismini veren “Bu Kapıdan”
şiirindeki kapı imgesi insan zihnini allak bullak ediyor. Kapıdan geçip
ulaşacağınız dünyanın heyecanı sarıyor benliğinizi…
“Yer mi kayıyor yoksa zaman mı savruluyor?
Daha
kaç yıl sürecek bu dinmeyen fırtına?”
Sevdaya dair şiirler zarafetle
dizayn edilmiş. Süslü cümleler değil, gerçek aşkı gören
dizelere, ayrılığın görkemli diline, hüznüne bağlanıp müptelası oluyorsunuz:
“Bu şehir, bu deniz, bu koku, bu ten
Seni ilk gördüğüm güne benziyor.”
Erzurum şiiriyle salt bir kenti değil,
doğduğu, yaşadığı kentini, karlı dağların kuşattığı kentini, tarihinden töresine,
sevgisinden saygısına, maneviyatına tüm görkemiyle anlatıyor.
“Seni ancak seninle ömür tüketen
anlar”
diyerek de sadece o topraklara değenlere özel
kılıyor.
Anne şiiriyle tüm annelerin sahip
olmak isteyeceği bir evlattır.
“Dumanlı başında gam…
Ve
alnında soylu nur,”
Bir anne bundan öte nasıl anlatılır
ki…
“Bir ömür tüketip camın önünde,
Hayatı seyirlik sanıyor perde.”
Sanki hepimizin bu dünyada bir perde
olduğunu yüzümüze vuruyor. Bizim dışımızdaki dünyayı seyre daldığımızı tesir
edemediğimizi zaten istesek de tesir edemeyeceğimizi, bir perde gibi bağlı olduğumuzu,
olduğumuz yerden uzaklaşamayacağımızı anlatıyor bize.
Son dönem şiirlerinde ise bir
dönüşüm, değişim yeni bir boyut olduğunu görüyoruz...Şiiri kim yazsın? Yağmuru
izleyenler değil elini ateşe sokanlar yazsın. Kendisi ile yüzleşmekten
kaçmayanlar yazsın sözüne nazire yapar gibi...
“Derviş sandıklarımız bezirgân çıktı
Üzeyir tut elimden sizin ele gidelim” diyor.
Şiir bazen seni sarsıp kendine
getirmeli, masal anlatmak yerine ayna tutmalı. Bunca acının yaşandığı yer
yüzünde inandıklarımız hızla özünden kopup değişiyor, can acıtıyor. Onun için "Sıradan
Acılar" şiirinde;
“Bu nasıl bir insanlık, bu nasıl bir
dünyadır?
Birinin kahkahası, ötekine tufandır!” diyor.
Son dönem şiirleri ile günümüz yaşamını, yaşanmışlıklarını, çelişkilerini anlatarak toplumun haline ses veren şair, elini taşın altına koyuyor, çağıyla yüzleşiyor.
Keyifle okuduğum pek çok şiir. Ruhuma tercüman olan pek çok şiir. İyi ki o kapıdan içeri girmişim. Taştan’ın şiirlerinin büyülü dünyasında kaybolmuşum.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder