Hakareti suç olmaktan çıkaran ülkeler: Uyrayna (2001), Bosna-Hersek (2002), Moldova (2004), Gürcistan (2004), Birleşik Krallık (2009), İrlanda (2009), Ermenistan (2010), Karadağ (2011), Fyrum (2012), Romanya (2014),
İfade hürriyeti sözleşmenin sigortasıdır. Sözleşmedeki bütün hakların korunmasında merkezi bir rol oynar.
Sözleşmede
sadece, kişi hakları ve siyasi haklara yer verilmiştir. Sözleşme metni, içtihat
hukuku dışında okunamaz. Sözleşmede tanınan haklar sadece yurttaşlar için değil
herkes içindir. Sosyal ve mali haklara yer verilmemiştir. İfade hürriyeti
esastır, müdahale istisnadır. İfade hürriyetinin sayısız faydaları için bir
takım mahsurlarına da tahammül edilmelidir. İfade hürriyetinin yokluğunda,
anlamlı serbest seçimlerin varlığından söz edilemez. ABD Yüksek Mahkemesi
1930'lu yıllarda "açık ve mevcut tehlike" kriterini bulmuştur.
AİHS'in de takdir hakkı (takdir yetkisi) diye bir şey yoktur; AİHM bu kavramı,
Fransız Danıştay'ından almıştır. AİHS'ni, Avrupa kamu düzeninin anayasal aracı
olarak tanımlamıştır (El -Skeini-Birleşik Krallık-2011) AİHM, konseye
üye 47 ülkenin yalnızca yargı kararlarını değil, yasalarının da sözleşmeye
uygunluğunu denetlemektedir. Ama endişelenmeyin, sağcılar kendilerini arayıp
bulmayacaktır (Castells&İspanya Kararı). İfade hürriyetini
sınırlamaya duyulan ihtiyacın ikna edici bir şekilde ortaya konması gerekir.
Demokrasi örtüsü altında demokrasiyi tahrip (Klass & F.Almanya) Laiklik
özgürlüklere kıydırılamaz (AYM 1989/12). AİHM, âkit devletlere
olağanüstü hallerde hatırı sayılır bir takdir hakkı tanır.
Anayasa
Mahkemesi iptal başvurularında, AİHS'ni destek ölçü
norm olarak kullanırken, bireysel başvurularda Strazburg mahkemesi
içtihatlarını doğrudan ölçü norm olarak
kullanmaya başlamıştır.
Hukukun
üstünlüğü ilkesine göre yönetilen bir devlette basın, ayrıcalıklı bir role
sahiptir (Castells&İspanya Kararı). Basın mensuplarına yapılacak müdahale caydırıcı, susturucu ve soğtucu
etkiye yol açar.
Caydırıcı etki: Gazeteciye hapis cezacı verilmesi kabul edilemezdir. Haber kaynaklarının sorgulanması caydırıcı etki yapar. Kovuşturmanın ertelenmesi, HAGB, Sansür, Uzun süren yargılama, adli süreç hakkında tarafı bilgilendirmek için gerekli özeni göstermeme ve "kendilerine yeniden yargılanma hakkı sağlamamak (Dilipak-Türkiye 2014), haberin biçimini belirlemeye kalkmak ifade hürriyetine müdahaledir. Belli bir ölçüde abartı, provakasyon ifade hürriyeti kapsamında kalır. İleride suç işleme ihtimali gerekçesiyle gazeteciye verilen cezasının alternatif tedbirlere çevrilmesi engellenemez.
Demokrasi, herkesin fikirlerini ifade etmek suretiyle katılabileceği hür bir kamusal etkileşim ortamı gerektirir. İfade hürriyeti, işleyen demokrasiler için vazgeçilmez bir siyasi değerdir; demokratik toplumun temel şartlarından biridir.
Mevlana'ya,
göre, "insan düşünmekten ibarettir, geriye kalan et ve kemiktir."
Deskartes de, "düşünüyorum öyleyse varım" demek suretiyle, düşünmeyi
insanın ontolojik temeli saymıştır Bu nedenle, söz konusu hürriyetin reddi,
insanoğlunun doğasının ihlalidir.
Terörle
mücadele, ifade hürriyetinin korunması için bir ön şarttır. Terörizm, insanları yalnızca öldürerek değil, demokratik
ortamı zehirlemek suretiyle de sessizliği dayatır. Bu nedenle, şiddeti teşvik
eden veya öven ifadeler ifade hürriyeti kapsamı dışında kalır.
Demokrasiler nezakete önem verir. Ancak nefret söyleminin
yasaklanması, “insanların incitilmesinin önüne geçmekten” ziyade “insan onurunu
tecavüzlere karşı korumayı” amaçlar. Nefret söyleminin
yasaklanmasının siyasi amacı, demokratik bir toplumda, savunmasız bir halde
bulunan bir topluluğa belli bir ölçüde teminat sunmaktır. Siyasi ifade hürriyeti “demokratik sistemin
temel ilkesi” olduğundan daha fazla korunmayı hak eder.
Tarihi gerçekleri inkar söylemi, yahudilerin katledildiği gaz odalarının karşısına asılmış bir yazı: "tarih hatırlanmazsa, o çaresizlikler bir daha yaşanır." Adaletsizliği engelleyecek gücün olmayabilir ama itiraz etmeyi beceremediğin bir zaman asla olmamalı (Elie Wiesel)
“Yapılan sınırlama
hak ve özgürlüğün özüne dokunarak, kullanılmasını durduruyor, aşırı derecede
güçleştiriyor veya hak ve özgürlüğü etkisiz hale getiriyorsa veyahut ölçülülük
ilkesine aykırı olarak, sınırlama amacı ile müdahalede kullanılan araç arasında
olması gereken orantılılık sağlanamıyorsa, bu durum demokratik toplum düzeninin
gerekleri ile bağdaşmaz. (Ali Karatay Başvurusu: 2012/990, Karar Tarihi:
10/12/2014)
Kamu
görevlisi kamu güvenine sahip olması gerektiğinden, eleştiriler karşısında
siyasetçiler kadar esnek olmaları beklenemez. Kamuoyunda
itibarsızlaştırılmalarına izin verilemez. (Emin
Aydın Başvurusu-AYM) Eleştiri herhangi bir tartışma bağlamında mı dile
getirilmiş. Buna bakılır.
Kim söylüyor?
Kime söylüyor?
Hangi araçları kullanıyor?
Hangi yöntemi kullanıyor?
Nerde ve ne zaman söylüyor?
Doğru mu söylüyor?
Bu sözlerin söylenmesinde kamu yararı var mı?
Sözler ayrıcalıklı mı? Şiddet içeriyor mu?
Şiddete çağrı ya da nefret söylemi var mı?
Şiddetin doğmasına yol açacak açık ve yakın bir
tehlike var mı?
İfade özgürlüğüne müdahale var mı?
İfadeye müdahaleyi zorunlu kılan toplumsal bir ihtiyaç
var mı?
Yaptırımın ağırlığı ne ölçüde?
Orantılılığın tespitinde, en az kısıtlamak, amacı gerçekleştirmek için dikkatli davranmak, hakkaniyetten ayrılmamak, temelsiz düşüncelere dayanmamak gerekir.
Müdahale sebebi ikna edici olmalı, yani ilgili ve yeterli
gerekçeye dayanmalıdır. AİHM mahkemesi sözleşmede tanınan hakların asgari
standardını belirler. Üye ülkelerin bu hakları genişletmesine karışmaz. Sara
Akgül kararındaki gerekçe AİHS m.53’e ve AİHM’in mantığına uygundur.
8. ve 10. Maddelerde
yer alan haklar arasında adil denge
1. Haberin
yayınlanmasında bir nebzede olsa kamu yararı var mı? Haber, kamu yararı bulunan
bir tartışmaya katkı sağlıyor mu?
2. Haberin yapılan
kişi tanınmış bir kişi mi?
3. Haberi yapılan
kişinin önceki davranışları nasıldır?
4. Yayının şekli,
içeriği (konusu) ve sonuçları
5. Fotoğrafların
çekildiği şartlar
(Van
Honevver-Almanya)
Gizliliğin ifşasında
gazetecinin korunması
1- kamu yararı
bulunan her konuda
2- iyi niyet
3- doğru olgusal
temele dayanmak
4- mesleki etik
kurallarına uymak
5- güvenilir ve kesin
bilgi gerekir.
(Bedat-İsviçre BDK 2016)
Kamu görevlisinin gizliliği ifşasının şartları
1- Başka türlü hareket etmek imkânsız olmalı
2- Kamu yararı gizliliğin dayattığı yükümlülükten üstün olmalı
3- İfşa edilen bilgi kesin ve güvenilir olmalı
4- İfa eden iyi niyetli olmalı, kişisel husumet veya menfaat saikiyle hareket
etmemeli
(Guja-Modova BDK 2008)
Loizidou- Türkiye Davası, 1995, Türk askerinin Kıbrıs'ta işgalci olarak nitelendiği,
Rum kesiminin adanın tek meşru temsilcisi olarak tanımlandığı dava, 1974 Barış
hareketinin meşru olup olmamasının göz ardı edilip beni ilgilendirmez dendiği
dava. Bu davada 15 Temmuz 1974’de Nikos
Sampson’un yaptığı darbe gözardı edilmiştir.
Lavoisier (Lavoziye) Ünlü Fransız kimyager. Havada oksijenin varlığını ve
yanmanın bir oksidasyon olayı olduğunu keşfetmiştir. “Islatınca, tütün ağırlaşır” tespitini
yaptığı için, yargılanıp giyotine gönderilmiş, Mahkeme başkanı, “ihtilalin
alimlere ihtiyacı yoktur” sözüyle ortaçağ karanlığına gömülmüştür.
Giyotine giderken kitabına ayraç koyan adam olarak tarihe geçen Lavoisier,
ölümünden iki yıl sonra yeniden yargılanıp beraat etmiş; İtibarı iade
edilmiştir. Bu olay, Albay Dreyfus davasının, yargılamanın iadesi yolunun ilk
örneği olmadığını göstermesi bakımından da dikkat çekicidir.
Delfi-Estonya: Delfi Estonya’daki en büyük haber portallarından biridir. Kışın da
feribot taşımacılığı yapmak için buz yollarını kıran L firmasıyla ilgili haber
yapmıştır. Haber dengeli kabul edilmiş ve ortalamanın üzerinde yorum almıştır.
Yorumların bazıları L olarak tanınan kişiye tehdit ve saldırılar içermektedir.
Birkaç hafta sonra L 20 yorumun silinmesini ve tazminat ödenmesini talep
etmiştir. Delfi yorumları aynı gün kaldırmış ancak tazminat ödemeyi
reddetmiştir. Mesele mahkemeye taşınmıştır ve L’ye ilk talebinden daha az
miktarda da olsa, tazminat verilmesine hükmedilmiştir. Delfi’nin yansız bir
aracı olma bu nedenle de e-ticaret kapsamındaki yükümlülüklerden muaf olma
talebi reddedilmiştir (Delfi-Estonya, Başvuru No. 64569/09).
Otodafe Ayini Kilise zulmünün en
zirvede olduğu dönemde, Engizisyon’un peşine düştüğü kişilerin
ellerindeki ‘sakıncalı’ görülen yazılı malzemelerin, ibret-i âlem
için, insanların gözü önünde yakılması olayıdır.
Bir
insan için küçük insanlık için büyük bir adım (Neil Armstrong). Bir
yargıç için küçük, yargı için büyük adım.
Gölge
etme başka ihsan istemem (Diyojen Sinop). Gölge etme ve diğerlerinin
gölge etmesine de engel ol. Büyük İskender (MÖ 404-323)
Serahsî
(1009-1090):
Buhara'da yaşayan Türk bilgin. Karahanlıların vergi politikalarını eleştirdiği
ve menfi yönde fetvalar verdiği için, Özkend şehrindeki kale zindanının
kuyusuna atılır. 15 yıl kaldığı kuyudan yukarıda toplanan öğrencilerine
anlatmak suretiyle 30 ciltlik "el mebsut" adlı eserini yazar. “İnsan aklının sınırlarını zorlamadıkça ilme ulaşamaz”
diyen Serahsî, cuma bahsini yazdırırken, cumaya gidememenin üzüntüsünü duyar.
Hezârfen Ahmed
Çelebi
(1609 - 1640) Lodoslu bir havada, kollarına
kuş kanatlarına benzer araçlar takarak. Galata Kulesinden Üsküdar Doğancılara
uçan adam. Bu başarısından dolayı 4. Murat tarafından kese kese altınlarla
taltif edilmiş, bu korkutucu adamın bekası caiz olmadığından Cezayir'e
sürülmüş, orada vefat etmiştir.
İstiklal Harbimizin Esasları: 3
Temmuz 1919’da Atatürk, Rauf Orbay’la birlikte Erzurum’a gelir. İstanbul
hükümetinin Atatürk hakkında verdiği yakalama kararına rağmen, Kazım Karabekir
Paşa, Gazi’yi esas duruşta karşılar ve “ordularımla emir ve görüşlerine hazırım”
der. O an tarihin dönüm noktasıdır. Akabinde Kazım Karabekir Paşa,
iki komutanın kongreye delege olarak katılmalarını sağlamak için Kâzım Yurdalan
ve Cevat Dursunoğlu’nun kongre üyeliğinden istifalarını sağlar. Birlikte verilen
mücadeleyle kurtuluş savaşı kazanılır. Cumhuriyet Kurulur. Ardından yollar ayrılır. Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy’la 17 Kasım
1924’de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kurar. Ancak partinin ömrü 6 ay
sürer. Şeyh Sait İsyanının bastırılmasından hemen sonra 5 Haziran 1925’de parti
kapatılır.
14
Haziran 1926 günü ortaya çıkarılan İzmir suikastı nedeniyle, suikastı
planlayanlardan, eski ittihatçılardan ve kapatılan TCF’dan oluşan üç grup insan tutuklanır.
Asker
ve milletvekili olan Kazım Karabekir 22 Haziran 1926 günü “Başvekil İsmet Paşa sizi çaya davet ediyorlar” denilerek
evinden alınır. Polis nezarethanesine götürülür. Şark Fatihi nezarette üç gece yerde kalır. 13
Temmuz’a kadar tutuklu kalır. Mahkeme meydan okuyan bir savunma yaptı. Beraat
etti. Kazım Karabekir Paşa, İsmet Paşa vasıtasıyla Atatürk’e şu mealde bir
haber gönderdi. Ben onun hakkındaki yakalama kararını yok sayıp, ordularımla
emrine girdim. O beni suçsuz olduğum olayda tutuklattı. Beraat eder ama 1938’e
kadar göz hapsinde kalır.
1927’de Atatürk Nutuk’u yazdı ve CHP Kurultayında altı günde
okudu. Kazım Karabekir, Nutuk’ta anlatılan bir kısım bilgilerin gerçeği
yansıtmadığını düşünüyordu. Paşa 1933’e kadar susar. Bu tarihte hükümet yanlısı
gazetelerin haksız saldırıları üzerine “İstiklal Harbimizin Esasları” adlı
kitabı yazar. Nutuk’a nazire olsun diye ilk cümlesi “19 Nisan 19192’da Trabzon’a
çıktım” diye başlayan kitap Sinan Matbaasında basılır. Ancak Kılıç Ali, matbaa
sahibi Sinan Omur’u yanına çağırır. Kitabın yayınlanmasının hariciye açısından
uygun olmadığını söyler. Ardından matbaaya gidilir. Basılan bütün nüshalar bir
kamyona yüklenir. Topkapı dışındaki çukurlarda yakılır. Aynı günlerde Paşa’nın Erenköy’deki
evi basılır. 95 adet dosyasına el konulur. Ama hatıra ve belgelerin asılları
ele geçirilemez.
Temel hak ve hürriyetlerinin korunmasında devletin negatif yükümlülüğüne aykırılık teşkil eden bir örnektir bu. Kurtuluş mücadelesini başlatan komutanının kendi haklarından mahrum edildiği bir örnek…
Tan Gazetesi Baskını: 1945’de İkinci Dünya Savaşının bitmesinin hemen ardından Sovyet Rusya, Kars ve Ardahan’ı ister, Boğazlarda Sovyet üssü kurulacağını bildirir. Bu nota tüm Türkiye’de şok etkisi yapar. O güne kadar Sovyet ideolojisini destekleyen yayınlar yapan Sertel’lerin başında bulunduğu Tan Gazetesi yayın çizgisini değiştirmez. Sabiha Sertel, bu gazetenin “Görüşler” adlı dergisinde “Zincirli Hürriyetler” başlık bir yazı kaleme alır. Hüseyin Cahit Yalçın, bu yazıya, Tanin Gazetesinde yayınlanan “Kalkın Ey Ehli Vatan” başlıklı yazıyla cevap verir. Ortam gerilir. Gazetenin önünde nümayiş yapılacağını öğrenen Sekeriya Sertel, İstanbul Valisi Lütfi Kırdar’ı arar. Tedbir alınmasını ister. Vali “Biliyorum ve gereken tedbiri aldım, merak etme” der ama 4 Aralık 1945’te Tan Gazetesi, üniversite öğrencileri tarafından basılır ve matbaa kullanılmaz hale getirilir. Saldırıya katılanlar arasında Muharrem Ergin, Süleyman Demirel, İlhan Selçuk, Orhan Birgit Celadet Moralıgil, Ali İhsan Göğüş gibi isimler vardır. Baskına katılan Alaattin Tiritoğlu 1960'larda kurulan Türkiye Sosyalist Partisinin kurucuları arasında yer alacaktır. Bu olay devletin pozitif yükümlülüğüne aykırılık teşkil eden bir örnektir.
6-7
Eylül 1955 Olayları: Kıbrıs’ta Türk tezinin kabul görmeye başladığı bir zamanda İngiliz
İstihbarat Örgütü MI6’nın ajanı Ian Fleming önce Atina’ya, ardından İstanbul’a
gelir. Gün ortasında gazeteler, Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evin
bombalandığına dair haber yapar. Bu haber İstanbul’da infiale yol açar.
Azınlıkları yaşadığı Beyoğlu’ndaki Rum evleri basılır.
Giordano Bruno (1548-1600) Roma’da
diri diri yakılarak öldürülen gök bilimci, filocoz ve şair. Rahipken, Kopernak
sistemiyle tanıştıktan sonra düşünceleri değişmiş, kendisinden 16 yaş küçük
olan Galile’yle görüş alışverişinde bulunmuş, idam kararını açıklayan heyete, ölümü
aççıklarken sizin benden daha çok eliniz titiriyor demiştir. Kan akıtılmadan
idamına karar verilmiştir. Bu gün yakıldığı yer çiçek meydanıdır.
Rodin Heykeli: Aslı Paris’teki Rodin Müzesinde bulunan ve
Fransız Heykeltıraş Auguste Rodin’in felsefi düşüncenin simgesi haline gelen en
ünlü eseri “Düşünen Adam Heykeli. 1900’lü yıllarda yapılmıştır. Zaman içinde
pek çok kopyaları yapılan heykel Belçika, Almanya, Norveç, Japonya, Fransa,
Danimarka gibi farklı ülkelerde müzeleri ve üniversitelerin bahçelerini süslemektedir.
1950’li yıllarda Türkiye’de, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin
bahçesindeki yerini alıncaya dek Düşünen Adam heykelini bir akıl hastanesinin
bahçesine yerleştirmek, kimsenin aklına gelmemişti. O yıllarda akıl hastanenin
başhekimi olan Fahri Celal Göktulga Düşünen Adam’ı ilk önce bir dergide görmüş
ve heykelin bir kopyasının hastane bahçesine yapılması fikrini ortaya atmıştı.
Ancak hastane bütçesinde bu iş için gerekli para olmadığı için bu sırada
hastanede tedavi görmekte olan, heykeltıraş Kemal Künmat’a heykelin yapımı için
ricada bulunulur, Künmat’ın görevi kabul etmesi ile de devasa bir kaya kütlesi
askeriyenin de yardımıyla heykelin yapılacağı alana taşınır. Heykelin eksik
kalan kolunu hastaneye depresyon tedavisi için yatan Yüzbaşı Mehmet Pişdar
tamamlar. Heykelin hastane bahçesine dikilmesinin felsefesini başhekim:
“Hastane dışındakilerinin durumu içeridekilerden daha kötü, bu heykel onların
durumu ne olacak diye düşünüyor” sözüyle özetler. Orijinal heykelin mimarı
Rodin, eşi ve sevgilisi olan Camille Claudel kapatıldığı akıl hastanesinde
otuz yıl yattıktan sonra can verir.
Dr. Monorani: Sri Lanka'da Şubat 1990'da kaçırılıp öldürülen
gazeteci Zoysa'nın annesidir. Oğlunun öldürülmesiyle ilgili gerçekleri ortaya
çıkarmak için bir kampanya başlatır. Devlet makamlarına cinayetin
soruşturulması için bazı bilgiler sunmuş; ama yalnızca şu cümleleri içeren bir
cevap almıştır: "Oğlunuzun yasını tutun. Anne olarak bunu yapmalısınız.
Ama atacağınız diğer adımlar, beklenmedik bir zamanda ölümünüze neden olacaktır. Sizi yalnızca sessizlik koruyabilir."
Yargıç Holmes: Fikirlerin serbest
piyasası (1919). Hakikate ancak düşüncenin serbestçe ifade edildiği ve
birbiriyle rekabet ettiği özgür ortamda ulaşılır. Barika-i hakikat müsademeyi
efkardan doğar (Namık Kemal)
Adam Smiht: Bırakınız yapsınlar,
bırakınız geçsinler (1776).
İnsan haklarının, bireyi ve demokratik siyasal sistemi birlikte koruyan ikili bir niteliği vardır. Evrak terlemez, evrak ağlamaz, evrak gülmez. Deliller sayılmaz, tartılır.
Düşüncenin üstesinden gelemeyen, düşünenin üstesinden gelir. Metinler değişmez, bizim ona bakışımız değişir (Amin Maulof). Hukuk hayatı takip eder. Fizikte enerji neyse, devlette iktidar odur (Russel) Devletin gerçek amacı özgürlük olmalıdır (Spinoza). Kendi hatalarını görerek düzeltme imkanı veren tek sistem demokrasidir (Karl Papper).
İngiliz düşünürü Lord Acton’un dediği gibi “İktidar bozar, mutlak iktidar ise mutlak bozar.” Kuvvetlerin ayrılmadığı ve birbirlerini dengelemediği bir ülkede birey hak ve hürriyetlerinin korunması imkansızdır. Yargı bağımsızlığı, hukuk devletinin dolayısıyla demokratik bir rejimin vazgeçilmez şartıdır.
Bu dünyada bir millete verilebilecek en büyük cehennem azabı ve en zalim ceza bağımsızlıktan mahrum bir yargı cihazdır (Yargıç John Marhall).
Taner
Akçam, Ermeni Diasporasının görüşleri doğrultusunda yazılar yazan amatör bir tarihçi. TCK 301 kapsamında sıksık
soruşturma geçiriyor. Kamusal tartışmaya hizmet etmeyen sözler ifade hürriyeti
kapsamında kalmaz. Mesela: Başkan sen aptalsın.
Hukukun ne olduğunu
söylemek, gerçekten de, yargının görevidir. Mahkeme çatışan kuralların
hangisinin davayı yöneteceğini kararlaştırmak zorundadır. Yargısal ödevin özü
budur. Her hukuk kuralı
kendinden üstün hukuk kuralı karşısında gücünü kaybeder.
Anayasa yasalardan üstün bir hukuk kuralıdır. Yasalar anayasa karşısında
güçlerini kaybeder. Yargıçlar yasaya göre değil anayasaya
göre davayı karara bağlamalıdır. (ABD Yüksek Mahkemesi Marbury-Madison 1803)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder