İspanya’da yaşayan bir roman 1986 yılında geleneksel
evlilik yapmıştır. Yani roman usullerine göre evlenmiştir. Bu evlilikten 6
çocuğu olmuştur. Çifte kalabalık aile statüsü ve aile cüzdanı verilmiştir. 2000
yılında eş ölmüştür. Hayatta kalan başvurucu ölen eşinin emekli maaşının kendisine
bağlanmasını talep etmiştir. Bu talebin reddedilmesi üzerine AİHM, İspanya’da
resim nikah son derece basit bir usule tabidir. Tarafların bu basit usulü
yerine getirmemeleri nedeniyle 12. Maddenin korumasından yararlanamazlar ama
devletin bu evliliği kamu düzenine aykırı bulmadığına, kültürel değer ve
adetleri koruduğuna, taraflara evlenme cüzdanı verdiğine göre, başvurucuya dul
maaşının verilmemesi Birinci protokolün 1. Maddesine ve AİHS 14. Maddesine aykırıdır.
Bir ülkenin vatandaşı olabilmek için yapılan muvazaalı
evlilikleri engelleyebilmek için yabancılarla evliliklere ilişkin olarak
getirilen süreler ve şartlar 12. Maddeye aykırılık kabul edilmez. Cezaevindeki tutuklunun
mağduruyla evlenmesine engel olmak 12. Maddeye aykırıdır.
Katolik oldukları için İngiltere’deki Anglikan
Kilisesinde evlenmek istemeyen göçmenlerin evliliklerinin içişleri bakanlığından
izin şartına bağlanması ve başvuru için 295 Sterlin istenmesini hakkın özüne
müdahale sayılmıştır.
Boşanma hakkı bu kapsamda kalmaz. Yani AİHM boşanma yasağını
hakka müdahale olarak görmez. Ancak üye devletin mevzuatında boşanma hakkı
varsa, boşanma davasının makul sürede bitirilmesini ister. Yeniden evlenme
hakkı makul olmayan sınırlamalara tabi tutulmamalıdır.
AİHM’in bu yaklaşımı Katolik mezhebinden
fazla etkilendiğini göstermektedir. Kendisini AİHS’i güncel ve dinamik kılan
mercii olarak gören mahkeme, insan fıtratına tamamen aykırı olduğu ve konsensüs
bulunmadığı halde metninde yer almayan eşcinsel birliktelikleri
aile hayatı kapsamına alarak ülkelerin ahlaki değerlerini göz ardı edebilmiştir.
Buna karşın, Katolik mezhebindeki boşanma yasağının etkisinde kalarak “boşanmanın”
evlenme hakkı kapsamında kalmadığını söyleyebilmiştir. Bu AİHM adına son derece
ilkel bir durumdur.
Kamu makamları, doğum kontrolü, kısırlaştırma, kürtaj
yapamazlar. Evlenme hakkı, eşlerin ortak ikametgah, vatandaşlık, oturma taleplerini
karşılama zorunluluğu getirmez. Çocuk sahibi olma, evlat edinme bu kapsamda
değil, 8-14 madde kapsamında incelenmiştir. Cezaevindeki mahkûmun eşiyle cinsel
ilişkiye girememesi, bu nedenle evlat sahibi olamaması bu kapsamda
görülmemiştir. Müebbet hapis cezası mahkumunun yapay döllenme talebini 8. Madde
kapsamında incelemiş, kişisel yararla kamusal yarar arasında adil dengenin
kurulmadığı gerekçesiyle ihlal kararı vermiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder