10 Ocak 2023 Salı

Bandrol Suçları / Mehmet Taştan

 

                                       Akıllar ve gönüller, büyük eserlerin gölgesinde serinler.

 

Genel Olarak

5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun (FSEK) 81. Maddesi bandrol rejimini ve bandrol suçlarını düzenlemektedir. "Haklara tecavüzün önlenmesi" başlığını taşıyan madde 14 fıkradan oluşmaktadır. Maddenin birinci fıkrası “musiki ve sinema eserlerinin çoğaltılmış nüshaları ile süreli olmayan yayınlara bandrol yapıştırılmasını zorunlu” kılmıştır. Ayrıca, kolay kopyalanmaya müsait diğer eserlerin çoğaltılmış nüshalarına da eser veya hak sahibinin talebi üzerine bandrol yapıştırılması zorunlu kılındığı belirtilmiştir.

Ancak, Bandrol Yönetmeliğinin 5. maddesinde dokuz bent halinde sıralanan yayınlar, yasayla getirilen bandrol zorunluluğundan muaf tutulmuş, bu yönetmelikte yazılı olanlar yönünden bandrol kullanılması eser veya hak sahiplerinin isteğine bırakılmıştır.

Yönetmeliğin 5/2. fırkasına göre, kanun, tüzük, yönetmelik, tebliğ, genelge, kazaî kararlar ile söz ve nutuklar, eğitim ve öğretim kurumlarında kullanılacak olan tanıtım nüshaları, ilk ve orta öğretime yönelik 48 sayfayı geçmeyen süresiz yayınlar, MEB ve Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi öğrencilerine parasız dağıtılan ders kitapları, yurt dışından inceleme amaçlı olarak getirilen eser nüshaları, Türkiye’de basılıp dağıtımı yurt dışında yapılacak olan yayınlar, katalog, broşür, kullanım kılavuzu ve tarifeler, bandrol yapıştırma zorunluluğuna ilişkin hükmünün yürürlüğe girdiği 7/6/1995 tarihinden önce basılmış olup ikinci el olarak satılan yayınlar zorunlu bandrol uygulamasına tabi değildir.

FSEK m.81’de yazılı eserlere tatbiki zorunlu olan bandrolün tanımı yapılmamış, bu husus yönetmeliğinde yapılmıştır. Yönetmeliğin 4/b bendinde yapılan tarife göre bandrol, fikir ve sanat eserlerinin çoğaltılmış nüshaları ile süreli olmayan yayınların üzerine yapıştırılan, sökülmesi halinde parçalanan ve yapıştırıldığı malzemenin özelliğini kaybettiren nitelikte güvenlik şeridi içeren holografik özellikli bir güvenlik etiketi veya dijital olarak üretilen güvenlik etiketidir.

Kanun koyucu, zorunlu kıldığı bandrol sisteminin sağlıklı işlemesini temin için aynı maddede iki de önleyici tedbir öngörmüştür. Bunlardan ilki, il denetim komisyonlarının kurulması (m.81/5), ikincisi yol, meydan, pazar, kaldırım, iskele, köprü ve benzeri yerlerde satışının yasaklanmasıdır (m. 81/7).

    FSEK m.81’de zorunlu bandrol sistemine aykırılık oluşturan fiiller için altı suç tipi ve bir de kabahat ihdas etmiştir. Maddede düzenlenen suçlar ve kabahat sırasıyla şöyledir:

1.     Bandrolsüz eser satmak (m.81/4)

2.     Açık alanlarda izinsiz eser satmak (m.81/7, Kabahatler Kanunu 38/1)

3.     Sahte bandrol satmak (m.81/9)

4.     Usulsüz bandrollü eser satmak (m.81/10)

5.     Hileli davranışlarla bandrol temin etmek (m.81/11)

6.     Yetkisi olmayan kişilere bandrol temin etmek (m.81/12)

7.   Bandrol yükümlülüğüne aykırılığın, aynı yasanın 71/1. Fıkrasının ihlali suretiyle işlenmesi (m. 81/13)

Bu suçlardan, bandrol yükümlülüğüne aykırılığın, aynı yasanın 71/1. Fıkrasının ihlali suretiyle işlenmesini (m. 81/13) düzenleyen fıkra Anayasa Mahkemesinin 12.06.2020 tarihli kararıyla iptal edilmiştir. Geriye beş suç ve bir kabahat kalmıştır.

"Haklara tecavüzün önlenmesi" şeklindeki madde başlığından açıkça anlaşıldığı üzere bandrol suçlarının varlık nedeni, eser sahibi ve yayıncının haklarını korumak, devletin kayıt dışı ekonomiden dolayı oluşacak gelir kaybını önlemek, bireylerin orijinal ve doğru eserlere erişmesini sağlamaktır. (Kaynak Ali Osman, Fikri Mülkiyet Suçları ve Soruşturma Usulü, 1. Baskı Mayıs 2019 s.182 ).  Bu itibarla bandrol suçları eser sahibi ve yayıncı yönünden fikri mülkiyet haklarını, devlet açısından vergi hukukunu, okur ve izleyiciler bakımından ifade özgürlüğünü ilgilendiren çok yönlü bir işleve sahiptir.

Şöyle ki ifade özgürlüğü, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın haber ve fikir alma hürriyetini de kapsamaktadır. Bireyin, okumak istediği bir kitap yerine onun taklidini okumak zorunda bırakılması “haber ve fikir alma hürriyetine” dolaylı bir müdahale niteliği taşımaktadır. Örneğin, bir okurun, Cemil Meriç’in “Bu Ülke” adlı eseri olduğu zannıyla, başkasının yazdığı aynı kitap ve yazar adını taşıyan korsan bir kitabı okumak zorunda bırakılması, o kişinin fikir alma özgürlüğüne hileli bir müdahale niteliği taşımaktadır.

Çok yönlü işlevi nedeniyle 5846 sayılı kanunda düzenlenen diğer suçların aksine bandrol suçları şikâyete tabi kılınmamış, re ’sen takibi gereken suçlar sınıfına alınmıştır. Ancak bu temel amaca aykırı şekilde bandrol rejimini takip eden Kültür Bakanlığı, maliye, eser sahibi, yayınevi, meslek birlikleri suçun mağduru ya da suçtan zararı görmüş sayılmazlar. Yargılamaya müşteki ya da müdahil sıfatıyla katılamazlar. Çünkü uygulamacıların ve akademisyenlerin ortak görüşüne göre bu suçların mağduru toplumun bütün bireyleridir. Yani kamudur. 

Belirtmek gerekir ki, bandrol yükümlülüğüne aykırılığın, aynı yasanın 71/1. Fıkrasının ihlali suretiyle işlenmesi halini düzenleyen 81/13. Fıkrasının yürürlükte olduğu dönemde, tek başına işlenen bandrol suçlarında eser ya da hak sahibinin mağdur sayılmaması yasanın mantığına uygun düşüyordu. Zira, eser sahibinin şikâyeti halinde eylem müstakil bir bandrol suçu olmaktan çıkıyor, 81/13. fıkrasında tanımlanan bileşik suç haline dönüşüyordu. Ancak 13. Fıkranın Anayasa Mahkemesinin 12/6/2020 tarihli ve E.:2019/74; K.:2020/29 sayılı Kararı ile iptal edilmesinden sonra bandrol suçu ile manevi ve mali hakların ihlali suçunun birlikte işlenmesi halinde, fikrî içtima kuralları uygulanmaktadır. Yani faile yalnızca cezası ağır olan bandrol suçundan (m.81/4-9-10) ceza verilmekte, manevi ve mali hakları ihlal (m.71/1) fiili ağır olan diğer suç içinde erimiş kabul edilmektedir. Bu yeni durum karşısında eser sahibinin ya da haklarını devrettiği kişilerin bandrol suçunun mağduru sayılmaması, müdahillik talebinin reddedilmesi, fikri mülkiyet hukukunun özüne ve hakkaniyete aykırı düşmektedir.

Anayasa Mahkemesinin 12/6/2020 tarihli iptal kararından sonra da Yargıtay 7. Ceza Dairesi, “Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 08/04/2014 tarih 2013/7-591 Esas, 2014/171 karar sayılı kararında açıklandığı üzere, bandrol yükümlülüğüne aykırılık suçlarında suçun mağdurunun doğrudan eser sahipleri olmayıp toplumu oluşturan bireyler olduğu, 5237 sayılı TCK'nun hazırlanmasında esas alınan suç teorisine göre bu durumda yani suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireyler olması halinde tüzel kişiler suçtan zarar gören olmalarına rağmen suçun mağduru sayılmayacağından meslek birliklerinin şikayetçi olması halinde de durumun değişmeyeceği...” (Yargıtay 7. Ceza Dairesi 10.02.2022 tarih ve 2021/21225 Esas, 2022/2403 Sayılı Kararı) şeklindeki gerekçeyle  meslek birliklerinin katılma taleplerini reddederek eski uygulamasını sürdürmektedir.

Buna mukabil Yargıtay Ceza Genel Kurulu, lehe olan kanunun tespiti ile olayda 81/13 ve 71/1'in mi yoksa 81/4'ün mü uygulanacağına ilişkin uyuşmazlığı incelerken, meslek birliğinin şikayet ve müdahillik talebine ilişkin olarak yerel mahkemece bir karar verilmemiş olmasını re’ sen incelemiş ve şu sonuca varmıştır:  “Gerek suç tarihinde gerekse hüküm tarihi ve hâlen yürürlükte bulunan 5846 sayılı Kanunun 75. maddesinde yer alan düzenlemeler uyarınca; kanun ve tüzük hükümlerine göre belirlenen alanlarda kurulmuş olan ve birliğe kayıtlı eser ve/veya bağlantılı hak sahiplerinin haklarının takibi ile kamu kurum ve kuruluşları, gerçek kişiler ve özel hukuk tüzel kişileriyle ilişkilerde üyelerinin devrettikleri haklar çerçevesinde üyelerini temsiline yetkili olan meslek birliklerinin, üyesi bulunan eser ve/veya bağlantılı hak sahipleri adına, eser ve/veya bağlantılı hak sahiplerinin devrettikleri haklar çerçevesinde şikâyetçi olma ve açılan kamu davalarına üyelerini temsilen katılma hakları bulunduğunun kabulü gerekmektedir.

Uluslararası sözleşmeler ve Anayasa ile güvence altına alınan hak arama hürriyetinin sağlanması amacına uygun olarak CMK'nun 234. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, sanık hakkında açılan kamu davasına katılma talebinde bulunan MÜ-YAP'ın duruşmalardan haberdar edilmesi zorunludur” (Yargıtay C.G.K. 10.07.2018 tarih ve 2018/19-181 Esas, 2018/349 Sayılı Kararı)

Bu karar, suçtan zarar gören eser sahibinin, yayınevinin veya yayınevinin bağlı olduğu meslek birliğinin bandrol suçlarına ilişkin davalarda müdahil olma yolunu açmıştır. Şayet eser sahibi yada yayınevi, müşteki ve müdahil olmuş ise onların adına hareket etme hakkı bulunan meslek birliğinin müdahillik talebinin reddi gerekir. 

Çok sayıda eserin aynı anda aynı işyerinde bandrolsüz, usulsüz bandrollü ya da sahte bandrollü olarak satıldığı tespit edilse bile fail hakkında TCK 44/1’de tanımlanan fikri içtima hükümleri gereğince yalnızca en ağır suçtan tek ceza verilir. (Yargıtay 7. C.D. 17.02.2022 tarih ve 2021/21486 Esas, 2022/2937 Sayılı Kararı) Bandrol yükümlülüğüne aykırılık eylemi ile 5846 sk 71/1’de yazılı manevi ve mali hakları suçunun birlikte işlenmesi halinde de fikri içtima kuralları gereğince faile yalnızca cezası daha ağır olan bandrol suçundan ceza verilecektir. Manevi ve mali hakları suçu, bandrol suçu içinde erir. (Yargıtay 7. C.D. 03.11.2022 tarih ve 2022/6220 Esas, 2022/15650 Sayılı Kararı)

Farklı kişilere ait çok sayıda eserin aynı anda aynı işyerinde bandrolsüz, usulsüz bandrollü ya da sahte bandrollü olarak satıldığı tespit edilse bile fail hakkında TCK 43/2’de tanımlanan zincirleme suç hükmünün tatbik edilmesi mümkün değildir. Zira bu suçun mağduru toplumu oluşturan bireylerdir. Yani kamudur. Eser sahibi, yayınevi ve yayınevinin bağlı olduğu meslek birliği suçun mağduru sayılmadığı için, ele geçen eser sayısı ve eser sahiplerinin çokluğu suç vasfını değiştirmeyecek, olayda TCK 43/2’de yazılı “aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi” halinin varlığından söz edilemez. (Yargıtay 7. C.D. 07/02/2022 tarih ve 2021/19154 Esas, 2022/1847 Sayılı Kararı)

Bu suçlar kasten işlenebilir, taksirle işlenemezler. Re’sen soruşturma açılırlar. Takibi şikâyete bağlı değildir. Birbirine yakın zamanlarda işlenen fiiller bakımından TCK 43/1’de tanımlanan zincirleme suç hükümleri uygulanır. (Yargıtay 7. C.D. 10.11.2022 tarih ve 2022/5643 Esas, 2022/16025 Sayılı Kararı). Ancak hangi aralıklarla işlenen suçlar arasında zincirleme suç hükümlerinin uygulanacağı noktasında,  aynı yargıtay dairesinin yakın zamanda verdiği kararlar arasında farklılıklar bulunmaktadır. Şöyle ki 03.03.2013, 13.04.2013, 13.05.2013 ve 30.05.2013 tarihli eylemlerin kendi arasında zincirleme suç oluşturduğu kabul edilmiştir. (Yargıtay 7. C.D.  13.10.2021 tarih ve 2021/12217 Esas, 2021/12426 Sayılı Kararı). Bir başka kararda, “sanık hakkındaki 07.09.2010, 13.09.2010, 28.09.2010 tarihli eylemlerin kendi arasında zincirleme suç; iddianame ile hukuki kesinti oluştuktan sonra işlenen 09.07.2011, 08.08.2011, 26.08.2011 tarihli eylemlerin zincirleme ayrı bir suç, 27.09.2011 tarihli eylemin bağımsız suç, 22.11.2011, 10.12.2011, 17.01.2012 tarihli eylemlerin kendi arasında zincirleme suç, 25.01.2012, 07.02.2012, 15.02.2012 ve 18.02.2012 tarihli eylemlerin ise kendi arasında zincirleme suç oluşturduğu gözetilerek hükümler kurulması gerekir” şeklinde bir sonuca gitmiştir. (Yargıtay 7. C.D.  21.11.2022 tarih ve 2021/12230 Esas, 2022/16574 Sayılı Kararı) Yargıtay bir başka kararında, 29.01.2013 ve 15.07.2013 tarihli eylemleri zincirleme suç hükümleri kapsamında görmüştür. (Yargıtay 7. C.D.  22.09.2022 tarih ve 2022/4096 Esas, 2022/12462 Sayılı Kararı). 

İddianamenin tanzimi fiilde hukuki kesinti oluşturur. (Yargıtay 7. C.D. 27.01.2022 tarih ve 2021/21307 Esas, 2022/1792 Sayılı Kararı) Suça konu eser ya da bandrol sayısının azlığı ya da çokluğu suç vasfını değiştirmez, yalnızca suç kastını ve yoğunluğunu belirler. (Yargıtay 7. C.D. 14/02/2022 tarih ve 2021/21163 Esas, 2022/2529 Sayılı Kararı) Bu suçların faili herkes olabilir. Kural olarak bu suçlara teşebbüs mümkündür.

Maddenin 4. Fıkrasında yazılı bandrolsüz esere satma ve 10. fıkrasında tanımlanan usulsüz bandrollü eser satma suçlarının oluşabilmesi için orta yerde mutlaka bandrolsüz veya usulsüz bandrollü eserin bulunması gerekir. Eser olmadan bu suçların işlenmesi mümkün değildir. Maddenin 9. Fıkrasında yazılı sahte bandrol satmak, 11. Fıkrasında yazılı hileli davranışlarla bandrol temin etmek ve 12.  Fıkrasında yazılı yetkisi olmayan kişilere bandrol temin etmek suçları bakımından ise eserin varlığına gerek yoktur. Suça konu bandrolün var olması yeterlidir. 

Bandrolsüz eser satmak (m.81/4)

Bandrolsüz eser satmak suçunu tanımlayan fıkra şöyledir:

“Bandrol yükümlülüğüne aykırı ya da bandrolsüz olarak bir eseri çoğaltıp satışa arz eden, satan, dağıtan veya ticarî amaçla satın alan ya da kabul eden kişi bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.”

Buna göre, hangi saikle olursa olsun, bandrolsüz olarak bir eseri çoğaltıp satışa arz eden, satan, dağıtan kişiler fıkrada (m.81/4) tanımlanan suçu işlemiş olur. Bu seçimlik eylemler bakımından ticari amaçla hareket etme şartı aranmaz. Sebep ya da saik araştırılmaz. Ancak fıkranın ikinci cümlesinde yer alan, eseri “satın alan ya da kabul eden” kişiler bakımından suçun oluşabilmesi için ticari amaçla hareket etmeleri gerekmektedir. Bu demektir ki, üniversiteye hazırlanan bir öğrenci hakkında, kitapçıdan kullanmak için satın aldığı bandrolsüz kitap nedeniyle soruşturma başlatılamaz. Yasanın açık hükmüne rağmen, böyle bir eylem nedeniyle ticari amaç gütmeyen öğrenci hakkında soruşturma açılması lekelenmeme hakkının ihlali olacaktır.

Süreli olmayan yayınlar ile kayıt ve tescili yapılan sinema ve müzik eseri nüshalarına, çoğaltmayı takiben sevkiyattan önce bandrol yapıştırılması zorunludur (Bandrol Yönetmeliği m.5/1). Bu suç, eserlerin çoğaltıldıkları yerden başka yere sevk edilmesiyle oluşur. Kitabın basıldığı yerdeki kitaplar bakımından suç oluşmaz. 71/1 fıkrasında tanımlanan suç ile 81/4’de tanımlanan suçu birbirinden “bandrol” ayırır. Eylemde zorunlu bandrol uygulamasına aykırılık varsa 81/4, yoksa 71/1 ihlal edilmiştir (Bayrak Önder, Uygulamada Telif ile Bandrol Suçları, 1. Baskı Ankara-2021 sayfa 47). Kişinin kendisine ait eseri çoğaltıp bandrolsüz şekilde satışa sunması veya dağıtması halinde suç oluşur. Fotokopi yoluyla çoğaltılan ve sayfaları birbirini takip eden eserler de bu suç kapsamında kalır. Suç genel kasıtla işlenir. Eseri satın alan veya kabul eden bakımından ise “ticari amaca” dayanan özel kasıt aranır. Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz (TCK m.4/1). İşlediği fiilin haksızlık oluşturduğu hususunda kaçınılmaz bir hataya düşen kişiye ceza verilmez (TCK m.30/4). Kasıt, bilmek ve istemek şeklindeki iki alt unsurdan oluşur. Kastı belirlemede, kişinin eğitim ve öğretim durumu, mesleği ve meslek tecrübesi, olayın özellikleri birlikte dikkate alınır. Müzik ve sinema CD’si veya kitap satmayı meslek haline getirmiş bir kişinin, “bandrolsüz eser satmanın suç olduğunu bilmiyordum” şeklindeki savunmasına itibar edilemez. Eser üzerindeki bandrol her türlü denetime imkân verecek nitelikte olmalıdır. Bu şartları taşımayan bandrol yok sayılır. Fail hakkında, bandrolsüz eser satmak (m.81/4) suçu ile birlikte TCK 205/1’de yazılı “resmi belgeyi bozmak” suçundan işlem yapılır. (Kaynak Ali Osman, Fikri Mülkiyet Suçları ve Soruşturma Usulü, 1. Baskı Mayıs 2019 sayfa 188)

Bu suça teşebbüs mümkündür. Örneğin, kargo yoluyla bandrolsüz eser siparişi veren kitapçının eylemi, kitapların kendisine ulaşmadan kargoda ele geçmesi halinde teşebbüs aşamasında kalmış olur. (Kaynak Ali Osman, Fikri Mülkiyet Suçları ve Soruşturma Usulü, 1. Baskı Mayıs 2019 sayfa 182 )

Açık Alanlarda İzinsiz Eser Satmak (m.81/7)

Açık alanlarda izinsiz eser satmak kabahatini düzenleyen fıkra şöyledir:

“Bu Kanun kapsamında korunan, yasal olarak çoğaltılmış, bandrollü nüshaların da yol, meydan, pazar, kaldırım, iskele, köprü ve benzeri yerlerde satışı yasaktır. Bu yasağa aykırı hareket edenler, Kabahatler Kanununun 38 inci maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılır.” 

Bu düzenlemeyle, bandrollü eserlerin umuma açık mahallerde izinsiz satışı yasaklanmıştır. Yasağın amacı bandrol rejiminin takibini kolaylaştırmaktır. Bu yasağa aykırı hareket edenler hakkında Kabahatler Kanununun 38 inci maddesinin birinci fıkrasına göre idari yaptırım uygulanacaktır. Valilik, kaymakamlık ya da belediye başkanlığının satış izni varsa fıkrada tanımlanan kabahat oluşmayacaktır. İdari yaptırımdan sonra bandrollü eserlerin mülkiyeti kamuya geçirilmeyecek, Kabahatler Kanunun 38/1’de “… eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine dair kanunda açık hüküm bulunmadığı…” için aynı yasanın 18/1 fıkrası gereğince eserler sahibine iade edilecektir.

Şayet umuma açık yerlerde satılan eserlerden bir kısmı bandrolsüz (81/4) sahte bandrollü (81/9) ya da usulsüz bandrollü ise fail hakkında idari yaptırım uygulanmayacaktır. Kabahatler Kanunun 15/3’te yazılı “Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir” hükmü gereği yalnızca işlenen bandrol suçundan ceza verilecektir. Ancak kabahatle ile birlikte işlenen suçtan ceza verilememesi halinde Kabahatler Kanununun 20/2- c bendinde yazılı üç yıllık zamanaşımı süresi dolmamış ise aynı yasanın 38/1. Fıkrasına göre idari yaptırım uygulanması mümkündür.

Bandrol suçundan başlatılan soruşturmada failin eyleminin açık alanlarda izinsiz eser satmaktan ibaret kaldığının belirlenmesi halinde Cumhuriyet savcısı durumu ilgili kamu kurum ve kuruluşuna bildirebileceği gibi, kendisi de idarî yaptırım kararı verebilir (Kabahatler Kanunu m. 23/2). Kovuşturma konusu fiilin kabahat oluşturduğunun anlaşılması halinde mahkeme tarafından idarî yaptırım kararı verilir. (Kabahatler Kanunu m. 24/1).

Sahte Bandrol Satmak (m.81/9)

Suçu düzenleyen fıkra şöyledir:

Sahte bandrol üreten, satışa arz eden, satan, dağıtan, satın alan, kabul eden veya kullanan kişi üç yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.”

Bu suçun konusu bizatihi sahte bandrolün kendisidir. Sahte bandrol üreten, satışa arz eden, satan, dağıtan, satın alan, kabul eden veya kullanan kişi suçun failidir. Ancak uygulamada genellikle sahte bandrol bir esere tatbik edilmiş bir şekilde karşı çıkmaktadır. Sahte bandrolün bağımsız bir suç (m.81/9), manevi ve mali haklara tecavüzün (m.71/1) başka bir suç olmasına göre sahte bandrolün korsan şekilde çoğaltılıp başkasına ait bir esere tatbik edilmesi halinde fikri içtima (TCK 44/1) kuralları gereğince eylemi tek suç etmek kanaatimizce zordur. Ancak, Yargıtay, 81. maddesinde düzenlenen bandrol yükümlülüğüne aykırılık suçunda mağdurun toplumu oluşturan bireyler olması, bandrol yükümlülüğüne aykırılığın aynı eserle ilgili olarak 71. maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde tanımlanan suçla birlikte işlenmesi halinde de bu durumun değişmeyeceği kanaatindedir. (Yargıtay 7. C.D. 07/02/2022 tarih ve 2021/19154 Esas, 2022/1847 Sayılı Kararı) 

Bandrolsüz eser satmak (81/4) suçundan farklı olarak, sahte bandrollü eseri satın alan ya da kabul eden kişi bakımından da ticari amaç şartını aranmamıştır. Bu nedenledir ki bir kişi, kişisel kullanım amacıyla dahi olsa sahte bandrollü eseri satın alır ya da kullanırsa bilerek ve isteyerek hareket ettiğinin belirlenmesi halinde bu suçtan cezalandırabilecektir. Suçun oluşumu için sahte bandrolün aldatma vasfına sahip olması gerekmez (Bayrak Önder, Uygulamada Telif ile Bandrol Suçları, 1. Baskı Ankara-2021 sayfa 37), plakanın mühürsüz olmasının resmî belgede sahtecilik suçu için yeterli sayılması gibi esere tatbik edilen bandrolün Kültür Bakanlığının ürettiği orijinal bandrollerden olmaması bu suçun oluşumu için yeterlidir.

Bu suçun (81/9), bandrolsüz eser satma (81/4) suçuyla birlikte işlenmesi halinde TCK 44/1’de yazılı fikri içtima kuralları gereğince fail hakkında yalnızca ağır olan sahte bandrollü eser satma suçundan ceza verilir; cezası az olan bandrolsüz eser satmak suçundan ceza verilemez.  (Yargıtay 7. C.D. 17.02.2022 tarih ve 2021/21486 Esas, 2022/2937 Sayılı Kararı) Bir işyerinde yapılan aramada 10 adedi sahte bandrollü, 47 adedi bandrolsüz kitaplar ele geçmiştir. Bu olayda Yargıtay, fikri içtima (TCK 44/1) hükümlerinin tatbiki suretiyle eylemin sahte bandrollü eser satma (81/9) suçunu oluşturduğuna karar vermiştir. (Yargıtay 7. C.D. 20/09/2021 tarih ve  2021/11901 Esas, 2021/10216 Sayılı Kararı)  

Yargıtay 2015 yılında verdiği bir kararda, "1 adet sahte bandrollü kitap, 134 adet bandrolsüz kitapları sattığı tespit edilen sanığın eyleminin TCK'nın 44. maddesi aracılığıyla 5846 sayılı Kanun'un 81/9. maddesine uyduğu" sonucuna varmıştır. (Yargıtay 19. C.D. 10.11.2015 tarih ve 2015/14018 Esas, 2015/6868  Sayılı Kararı) Ancak üç ay sonra başka bir olay nedeniyle yaptığı incelemede adalet ve hakkaniyete uygun düşen bir yorumla bu içtihadından rücu etmiştir. 

Yargıtay'ın sonraki olaya ilişkin değerlendirmesi şöyledir: Sanıktan ele geçen 98 adet kitabın 61 adedinin bandrolsüz, 36 adedinin orijinal ve bandrollü, sadece bir adet kitabın bandrolünün sahte olduğunun bilirkişi raporu ile tespit edilmiş olması karşısında; bir adet kitap üzerinde bulunan sahte bandrolün sanık tarafından tatbik edildiği veya sanığın bu kitabı bandrolünün sahte olduğunu bilerek  satışa sunduğu hususlarında her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmamasına rağmen sanık  hakkında sadece 81/4. maddesi uyarınca uygulama yapılması gerekir. (Yargıtay 19. C.D. 02/02/2016 tarih ve 2015/12050 Esas, 2016/1048 Sayılı Kararı). 

Bu suça teşebbüs mümkündür. Sahte bandrol sipariş eden kişiye kargo teslim edilmeden postada ele geçmişse bu kişi bakımından eylemin teşebbüs aşamasında kaldığını söylemek mümkündür.  

Usulsüz bandrollü eser satmak (m.81/10)

Suçu düzenleyen fıkra şöyledir:

"Bir eserle ilgili olarak usulüne uygun biçimde temin edilmiş bandrolleri başka bir eser üzerinde tatbik eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır."

Bu suç, bandrol almaya hak sahibi olan kişilerin özenli olmasını sağlamak için konulmuştur. Zira burada bandrol hak sahibi tarafından yetkili merciden alınmış orijinal bir bandroldür. Sahte ya da taklit değildir. Ancak hak sahibi tarafından yetkili makamdan alınan bandroller ait olduğu esere değil de başka bir esere yapıştırıldığı ve bu nedenle denetim imkanını ortadan kaldırıldığı için eylem suç olarak kabul edilmiştir. Örneğin telif ücreti düşük bir bandrol için alınan bandroller, telif ücreti yüksek olan esere yapıştırılmaktadır. Böylece yüksek telif ücreti ödenen eserin baskı sayısı düşük gösterilmektedir. (Yavuz Levent/Alıca Türkay/Merdivan Fethi, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu, 1. Baskı Şubat 2013 s. 2772)

Bandrolü esere tatbik etmek görevi çoğaltmayı yapan işyerine ait bulunduğundan, eseri bayiden alan veya 2.el eser satışı yapan kişileri bu suçtan sorumlu tutmak zordur. Çünkü bu kişiler genellikle eserin üzerindeki bandrolün başka bir esere ait olduğunu bilmediklerini söylemektedirler. Bu nedenle uygulamada kasıt yokluğundan dolayı bu kişiler hakkında sıklıkla beraat kararı verilmektedir.

Bu suçta, fail bandrol alma hakkına sahip kişidir. Bu nedenle bu suç yalnızca bandrol alma hakkına sahip olanların işleyebileceği özgü bir suçtur. Suçun oluşumu için genel kasıt yeterlidir.

Bu suçun (81/10), bandrolsüz eser satma (81/4) suçuyla birlikte işlenmesi halinde TCK 44/1’de yazılı fikri içtima kuralları gereğince fail hakkında yalnızca ağır olan bandrolsüz eser satma suçundan ceza verilir; cezası az olan usulsüz bandrollü eser satmak suçundan ceza verilmez.

Bu suçun (81/10), sahte bandrollü eser satma (81/9) suçuyla birlikte işlenmesi halinde TCK 44/1’de yazılı fikri içtima kuralları gereğince fail hakkında yalnızca ağır olan sahte bandrollü eser satma suçunda ceza verilir.

Hileli davranışlarla bandrol temin etmek (m.81/11)

Suçu düzenleyen fıkra şöyledir:

"Yetkisi olmadığı hâlde, hileli davranışlarla bandrol temin eden kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır."

Yasada “hileli davranışın” tanımı yapılmamış, bu husus uygulamaya bırakılmıştır. Yargıtay, bu kelimeyi yorumlarken TDK Sözlüğündeki tanımından yaralanma yolunu seçmiştir. Sözlükteki tanıma göre hile, “birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, ayak oyunu, alavere dalavere, desise, entrika” anlamlarına gelir. Suçun oluşumu için hileli davranışlarla yetkili makamdan bandrolün alınması yeterlidir. O bandrollerin bir eser nüshalarına yapıştırılması gerekmemektedir. Bir yayınevi sahibinin, eser sahibiyle yapılmış gibi tanzim ettiği sahte yayın sözleşmesine dayanarak Kültür Bakanlığından ya da Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu (YAYFED) ‘ndan orijinal bandrol alması hileli davranışa örnek gösterilebilir.

Bu suç ile sahte bandrollü eser satma suçu arasında şu fark vardır: Sahte bandrollü eser satma suçunda bandrol tamamen sahtedir. Sahte bandrol fail tarafından üretilip bir esere tatbik edilmiştir. Hileli davranışlarda temin edilen bandrol ise orijinaldir. Yetkili makamdan aldatıcı bilgi ya da belgelerle temin edilmiş, orijinal bir bandroldür. 

Hileli hareketleri gerçekleştirmesine rağmen failin elinde olmayan sebeplerle bandrolleri temin edememişse eylem teşebbüs aşamasında kalmış sayılır. (Yavuz Levent/Alıca Türkay/Merdivan Fethi, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu Yorumu, 1. Baskı Şubat 2013 s. 2774)

    Yetkisi olmayan kişilere bandrol temin etmek (m.81/12)

Suçu düzenleyen fıkra şöyledir:

"Yetkisi olmayan kişilere bandrol temin eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır."

Orijinal bandrolü fiilen elinde bulunduran kişinin bunu hak sahibi olmayan üçüncü kişiye vermesiyle suç oluşur. Bandrolü elinde bulundurmaya hak sahibi olan ya da olmayan kişiler bu suçu işleyebilir. Örneğin eser sahibinin kendi eseri için aldığı bandrolü bir başka sahsa teslim etmesiyle suçun oluşumu mümkündür. Yine hileli hareketlerde bandrol alan ve bu nedenle hak sahibi olmayan bir kişinin, bu yolla elde ettiği bu bandrolleri bir başka sahsa teslim etmesiyle de suç oluşabilir. Bu ihtimalde fail ilk eylemiyle hileli davranışlarla bandrol temin etmek (m.81/11), ikinci eylemiyle Yetkisi olmayan kişilere bandrol temin etmek (m.81/12) suçunu işlemiş olacaktır. Eylemler tek olmadığı için hakkında fikri içtima (TCK 44/1) hükümleri uygulanmayacaktır. 

Kültür Bakanlığı ve Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu (YAYFED) görevlilerinin bu suçu işlemesi mümkündür.

Bandrol yükümlülüğüne aykırılığın, aynı yasanın 71/1. Fıkrasının ihlali suretiyle işlenmesi (m. 81/13)

Suçu düzenleyen fıkra şöyledir:

"Bandrol yükümlülüğüne aykırılığın aynı eserle ilgili olarak 71 inci maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde tanımlanan suçla birlikte işlenmesi hâlinde, fail hakkında sadece 71 inci maddeye göre cezaya hükmolunur. Ancak, verilecek ceza üçte biri oranında artırılır."

Bu fıkra, yasada bulunması gereken gereklilik, elverişlilik ve ölçülülük ilkelerini bir arada barındırmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin 12/6/2020 tarihli ve E.:2019/74; K.:2020/29 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.

Suçun bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi (m. 81/14)

Fıkra metni aynen şöyledir:

"Bu Kanunda tanımlanan suçların bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, ilgili tüzel kişi hakkında Türk Ceza Kanununun tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur."

Fıkranın atıf yaptığı TCK 60/1'e göre, bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen bandrol suçundan mahkûmiyet halinde, iznin iptaline karar verilir. Yararına işlenen bandrol suçu işlenen özel hukuk tüzel kişileri hakkında da müsadere hükümleri uygulanır (TCK 60/2). Ancak işlenen suça göre daha ağır sonuç doğabilecek durumlarda hakim bu tedbirleri uygulamaktan vaz geçebilir (TCK 60/3).