11 Ocak 2016 Pazartesi

Ben Geldim Baba

           - Rahmetli Babam Halil Taştan'a -

Hani sorardın ya her gelişimde,
Yaşadığım o şehrin, suyunu, ekmeğini..
Hangi yollardan geçip, nereden geldiğimi...
Bu gün niye suskunsun, hiçbir şey sormuyorsun;
Yoksa artık oğlunu merak etmiyor musun?

Senin için aklımda tuttuğum şeyler oldu;
Vadilerde gizli gizli ağlıyordu yeryüzü,
Nehirlere asılmış gerdanlıklardan geçtim.
Ne bir ışık vardı, ne bir haberci
Orta çağdan zifiri, karanlıklardan geldim.

Senin sohbetlerini okudum kitaplarda,
Her kıssaya, bir hisse düşen öykülerini...
Hakkın, masal kuşuna dönüştüğü dünyada
Dilime dolayarak mahşer türkülerini,
Hasretle yıkanmış yollardan geldim.

Evkâfın melâlini anlattığın sırada,
“On dokuz yıl” deyişin bu gün gibi aklımda,
Pirkoplu kulesinden, at sırtında dönüşün,
Ali derken, Hayber'i görür gibi oluşun...
Şimdi erdin mi orda, dostlarınla murada?

Bu gün niye suskunsun, hiçbir şey sormuyorsun...
Boraltan Köprüsü'nde buz kesildi vücudum,
Nuşirevan'da seni, kapıda beni gördüm;
Bir teşehhüt miktarı sükût ettikten sonra,
Yerinden doğrularak, konuşmayacak mısın?

Başbaşa konuşuruz diye cumadan önce,
Kimseye söylemeden, yalnız başıma geldim.
Danışmak istediğim çok şey birikti ama
Biliyorum boş sözler, hoş görülmez orada
Yüz çevirme, Kelâm-ı Kadim'le geldim baba.

Mehmet Taştan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder